Yapımcı: Askiisoft
Yayınlanma Tarihi: 2019
Katana Zero kuzenimin tavsiyesiyle başladığım ve tek oturuşta bitirdiğim bir oyun. Oyunun yaklaşık 4-5 saatlik bir oynama süresi var. Oyunda bir samurayı yönlendiriyorsunuz, öyle bir samuraysınız ki mermileri kılıcınızla yansıtabiliyor, zamanı yavaşlatabiliyor ve öldüğünüzde yeniden başlayabiliyorsunuz. İki boyutlu, az pikselli ve bol renkli bu oyunda tek hatanız canınıza mâl oluyor. Ölüm ve hayat arasındaki çizgi çok ince ve oyun boyunca iki bölge arasında çokça git gel yapıyorsunuz.
Yorgun ve kanlı geçen bir günün akşamında, yan dairenizdeki komşularınız sabahlara kadar parti yapıp ot çekerlerken siz televizyonda öldürdüğünüz adamların haberlerini dinliyorsunuz. Zihniniz bulanık, anılarınız dağılmış. Geçmişiniz hakkındaki tek bilgi kaynağınız hemen her gün ziyaretine gittiğiniz ve ondan bir sonraki suikast görevinizi ve içeriğini bilmediğiniz ilacınızı aldığınız psikoloğunuz. İlacınız, sağladığınız iş birliği sonucu size veriliyor. Başlangıçta ne için kullandığınızı bilmeseniz dahi ilacın sıradan bir sakinleştirici olmadığı çok açık. Zamanı yavaşlatabilme kabiliyetinizin ve öldüğünüzde en baştan başlayabilmenizin aslen kurgusal açıklaması var!Kim Bu Şarlatan!
Kim Bu Şarlatan!
Oyun boyunca hep psikoloğunuz hem de işvereniniz olan bu adam tarafından görevlerinizi yerine getirmeden önce çeşitli komutlar da alıyorsunuz. “Hedef ile sakın konuşma!”, “Polis öldürme.”, “Sessiz davran.” ve gibi uyarılar bunlar, tabii uyup uymamak size kalıyor, sonrasında çeşitli sonuçlarla da karşılaşıyorsunuz. Her görev sonu işin ne kadar başarılı gittiği hakkında bilgiler alıyorsunuz. Bu da işvereninizin size olan tavırlarını değiştiriyor.
Ayrıca her gece gördüğünüz kabusları soruyor psikolog. Yine gördüklerinizi bu kişiye anlatıp anlatmamakta şüphe duyuyorsunuz çünkü pek de tekin bir tipe benzemiyor kendisi. Size ölüm listesi veren bir psikolog ne kadar tekin olabilir ki zaten, değil mi? Adamın lafını yarıda kesip “İlacımı ver uleyn!11!!bir!!” diyebiliyorsunuz da.
Bahsettiği halüsinasyonlar da cabası. Halüsinasyonların devam ediyor mu diye soruyor bizlere bu şüpheli psikolog. E, oyuna yeni başlamışız, leş bir yaşam tarzımız var. Hangi halüsinasyon, hangisi gerçek diye de sorgulamadan edemiyorsunuz. Acaba şu kuş gerçek mi yahu diye düşünüyor insan.
Kafamız bulanık demiştik, daha da bulanıyor. Neler olduğunu algılamakta zorlanıyoruz. Kesintiler yaşıyoruz, bir anda barda içiyoruz, bir bakıyoruz merdivenlere gelmişiz. Arada 2 saatlik boşluk var. “Ne bok yedim ben bu arada acaba?” diye kaygılanıyorsunuz. İlacınızı almaya gittiniz, psikolog o gün ofisinde yok. “Bir gün çok bir süre değil” diye avutmaya çalışıyorsunuz kendinizi. Ama ilaca olan bağımlılığınız azıtıyor yine. Ve yine ormanın esintisini hissediyorsunuz… Kan kokusu, yanık kokusu, yanmış cesetlerin kokusu geliyor burnunuza. Yanan o köyden çıkıp ufku kaplayan siyah dumanları soluyorsunuz yine, görüyorsunuz yine, o ölü çocuk bedenlerini… Zaman yavaşlıyor… İşte yine o ormandasınız, o bitmek bilmeyen azabın, ıstırabın pençesinde… Rüyalarınızı kabuslarla bezeyen, halüsinasyonlarınızın kaynağı olan o ormanda yine tek başınasınız. Sonsuz bir zaman boyunca, bitmek bilmeyen bir ıstırapla…
Acı Bir Kurgu
Katana Zero eğlenceli bir oyun ama neşeli bir hikâyesi yok. Sizi sürekli düşünmeye iten, ahlaki yargılarınızı sorgulatan, acımasız insanların güçlerinin yettiklerine ne denli şiddetler uygulayabileceğini gözünüze gözünüze sokan bir oyun bu. Sanat diye kamera karşısında insanları işkence ede ede öldüren psikopatların, güçlendirilmiş askerlerle savaş suçu diye bir kavramı göz ardı edip insanları hayvan gibi katleden devlet adamlarının, doğuştan itibaren yaşayan silahlar olmak için eğitilen insanların intikam arayışının konu edildiği bir oyun Katana Zero.
Kurguyla alakalı daha fazla bilgi vermekten, keyif kaçırmanın sınırında dolaşmaktan kaçınıyorum. Son alarak bir de müziklerinden bahsetmek isterim. Samurayımız her savaş alanına girerken kulaklığını takıp müziğini açıyor ve savaş alanına öyle giriyor. Belki kılıcın tende açtığı kesik sesinden nefret ettiği için, belki öldürdüğü insanların çığlıkları keyfini kaçırdığı için ya da belki tamamen müziğin ritmi eşliğinde öldürmekten keyif aldığı, harmonik hamlelere ilgi duyduğu için yapıyordur bunu. Biz de bu samurayımızın kaset çalarında bulunan listeyi şevkle dinliyoruz. Oyunun müziklerine aşağıya bırakacağım spotify listesinden ulaşabilirsiniz.
“Ama o köylerin yanışını, o çıplak köylülerin ağlayışlarını… Onları her gün görüyorum. TSSB değil bu. Bir hafta oldu sadece ancak bir yıl olmuş gibi. Her kelime gittikçe uzuyor, sivrisinekler daha gürültülü vızırdıyorlar. Uyuşturucunun etkisi bittiğinde zaman duruyor ve o ormanda sonsuza dek sıkışıp kalıyorsun…”